25 Eylül 2011 Pazar

KULAĞI DÜŞÜK VE KARAM

 Bizim evdeki kedi nüfusunun en büyük sorumlusu bu gördüğünüz kedidir.Adı yok.Kulaklarında oluşan bir hastalık yüzünden iki kulak kepçeside düşük olduğu için "kulağı düşük"diyoruz.
Yaklaşık 10 yıldır bizim evimize girer çıkar,istediği gibi karnını doyurur.İstediği zaman gelir,istediği zaman
 gider.Her 6 aya bir doğurur,doğurduğu yavruları biraz büyüdükden sonra peşine takar bize getirir.
Normalde ben kedi doğumlarına izin veremiyorum.Eğer verseydim,şu an onlarla anılan kedi nüfusu yüzlerle telaffuz edilirdi.Ama "Kulağı Düşük",aşırı derecede vahşi bir kedi;yani kısırlaştırmak üzere tutamıyoruz.

 O da ha gayret doğurmaya devam ediyor ama çok yaşlandığı için sağlıklı yavrular doğuramıyor maalesef.


Şu gördüğünüz kara boncuk da onlardan biri,adını "Karam"koydum ama ne yazık ki,iki gözüde kör
Geçen hafta veterinere götürdüm,belki tedavi edilebilir diye.Veteriner pek umutlu görmedi ama yinede
ilaç ve merhem verdi.Şimdilik onları kullanıyoruz bakalım.Allahdan ümit kesilmez.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

YEŞİL PERİ GECESİ




Ayfer Tunç'un BİR DELİLER EVİNİN YALAN YANLIŞ ANLATILAN KISA TARİHİ adlı romanından sonra okuduğum ikinci eseri YEŞİL PERİ GECESİ.

Annesi,amcası ve tokat üstüne tokat yediği hayattan, intikam almak için,güzelliğini de kullanarak,kendi düşüşünü hızlandımak için elinden geleni ardına koymayan,aynı zamanda,ölümü göze alarak,üst düzey bir bürokratın ipliğini pazara çıkartacak kadar da yürekli bir kadının öyküsü YEŞİL PERİ GECESİ.

Kitap dan alıntıdır:
"Ben hayatta bir kurban olarak var olmuştum.Kurban olmayı kabul etmeyebilirdim.Ama etmiştim.
Dünyaya kurban edilmeye hazır gözlerle bakmak,hayır demekten kolaydı.Mağdur olmak cesur olmaktan
çok daha kolaydı.İnsan cesareti seçmezse kurban olmayı kendiliğinden seçmiş oluyordu.İnsan mağdur
olmanın suçsuz olmak anlamına geldiğini sanıyordu.Oysa mağdur olmak suçsuz olmak değildi."

Kitabı okuyup bitirdikden sonra kafamda tek bir düşünce vardı,bu dünyada çirkinlik varsa güzellikte var,
kötülük varsa iyilikte var,vahşet varsa merhamette var.
Her ne kadar çivisi çıksada,çürük ve kokuşmuş olsada bu dünyada hala çok güzel şeyler var.

Herşeye,herşeye,herşeye rağmen hayat çok güzel.Hayatın kendisine inat, asılmak gerek hayata.

5 Ağustos 2011 Cuma

NAGİŞİM VE ÇINAR BEBEK

Daha dün gibi hatılıyorum,iş görüşmesine geldiği gün ilk karşılaşmamızı;çıtı-pıtı,incecik,ilk iş görüşmesi olduğu için biraz ürkek....

Görür görmez içim kaynamıştı,o kadar kişinin arasında inşallah bu kız olur demiştim.
Aslında insanlar hakkında çok yanılırım,yaşadığım o kadar acı tecrübelerimin aksine Nagişim beni hiç hayal kırıklığına uğratmadı.

Dile kolay tam sekiz yıl olmuş tanışmamıza,ne çok şey paylaştık bu sekiz yılda;aynı şeylere ağlayıp,aynı şeylere güldük,aynı insanları arkadaşımız diye bağrımıza basıp,aynı insanların diğer yüzlerini gördüğümüzde aynı hayal kırıklıklarını yaşadık.İyi gün yaşadık,kötü gün yaşadık ama birbirimize hep destek tam destek olduk.

Canım kardeşim,can arkadaşım Nagişim bu gün ANNE oldu.
Tatlımı tatlı, güzelmi güzel bir oğlan doğurdu;ÇINAR BEBEK....

Dünya'ya hoşgeldin ÇINAR BEBEK,adınla büyürsün inşallah,şimdiden çok şanslı bir bebek olduğunu
söyleyebilirim sana, çünkü ,senin annen benim NAGİŞİM.....

27 Temmuz 2011 Çarşamba

GEBER ANNE

Lucky'i okuduğum zaman kendi kendime söz vermiştim;Sezgin Kaymaz'ın bütün eserlerini alıp okuyacağım diye,sözümde de durdum,sevgili ebr-u ozlem 'in tavsiyesine de uyarak GEBER ANNE'yi aldım.
3 günde de okudum bitirdim,Sezgin Kaymaz yine sınırsız hayal gücünü konuşturmuş,fantastik konulardan
hoşlananlara şiddetle tavsiye ederim.

Vay Sezgin abim vay,vay aslan abim vay, nasıl bir hayalgücüdür bu yav?
Dün akşamdan beri;burası orasımıdır,orası burasımıdır,zaman diye birşey varmıdır,rüyalar mı gerçektir yoksa yaşadığımız hayat mı rüyadır,derken kafayı yedik sayende tövbeler olsun.
Üfff...tövbe estağfurullah... tövbe estağfurullah 
yok kardeşim yok ben bu Sezgin Kaymaz kitaplarını anlatamıyorum,okuyun kendiniz görün.....


18 Haziran 2011 Cumartesi

YENİDÜNYA


Bakmayın öyle masum masum durduğuna...

Ne yaramazlık yapsam acaba ? diye düşünüyordur....

Yeni yaramazlıklara güç kazanmak için,uyku da lazım.....




Tatil fotolarını yayınlayacağım diye, sizi ailemize yeni katılan, YENİDÜNYA ile tanıştırmakta oldukça
geç kaldım.Şimdi bunu telafi etmenin zamanı geldi.

31.Mayıs sabahı,tatilden sonraki ilk iş günüm,biriken işleri bir an önce bitirme telaşıyla,düldülün pedaline
tam gaz yüklenmiş bir vaziyette,çıldırmış gibi akan trafikte ilerlerken,önümdeki arabanın tekerlekleri arasında
minicik bir yün yumağı gördüm,önce ezildi sandım ama kıl payıyla kurtuldu.Düldülün direksiyonunu nasıl sol şeride kırdım,nasıl frene asıldım nasıl dışarı fırlayıp onu kaptığım gibi düldülün içine aldım ben de bilmiyorum.

O şokla,önce iş yerine götürdüm,öğlen tatilinde de eve...

Yaşadığı stresle tam 3 gün kendine gelemedi,beni her gördüğünde gardrobun arkasına kaçtı,sonra
baktı ki benden zarar gelmiyor,mama yerken okşamama izin verdi ve kısa süre sonra da evi keşfe çıktı.

İlk önce evin babayiğit oğlu Leo'yu rehin aldı,sonra Hera ve diğerlerini,sonra da evdeki hükümdarlığını
ilan etti.Şimdi, o ne derse ,o oluyor,koskoca Leo'yu küçük parmağında oynatıyor.Uzun lafın kısası YENİDÜNYA evimizin;neşesi,maskarası,gülü,bülbülü oldu.

Darısı her evin başına....

15 Haziran 2011 Çarşamba

LOS ANGELES FOTOLARI

Gezimizin son noktası Los Angeles....


Los Angeles caddeleri






Beverly Hills.....







Buraya kadar gelmişiz Pasifik'e dokunmadan geçmeyelim dedik....

Biraz elleyip,gıdıkladık.....

Şakalaştık.......


Pasifik de bizimle şakalaştı.....

Dizlerimize kadar ıslandık.....


Bakersfield'a döndüğümüzde....

Bu muhteşem tatilin finalini şarap içerek kutladık...


14 Haziran 2011 Salı

SANTA BARBARA FOTOLARI

Santa Barbara'da ilk uğrağımız...

Çok ilginç bir ağaç değil mi?

Santa Barbara kumsalı.....











İskeledeyiz; rüzgar çok kuvvetli esiyor...


Hadi bakalım kim daha güzel çekecek...

Göbüşüme bakmayıııııııın,valla rejime girdim,inşallah bu sefer zayıflayacağım.....

Ünlü State Street...






Tamam,tamam ben havlu attım.Sen daha güzel çekiyorsun Canoşum...

Yürüyen merdivenlerden yukarı çıkarken,merdivenin başında oynayan bu afacanları
ikiz sanmıştım,yanılmışım , pek ikize benzemiyorlar.