31 Aralık 2013 Salı

KARATAŞ..!!!


AFAD 136.dönem olarak,bir hafta boyunca,internetten haberleşerek bu hafta sonu Karataş'a gitmeye karar verdik....


Adana'ya 50 km. uzaklıkta,Akdenizin kıyısında şirin bir ilçedir karataş.Normalde Adananın incisi,
beş yıldızlı bir tatil beldesi olması gerekirken, gereken önem verilmemiş,ne yazık ki.....
Türkiyenin hemen hemen heryerinde kendisini gösteren çarpık kentleşme, bu güzel ilçeyide esir almış maalesef.İçim sızlayarak caddelerde dolaşıken,umutsuz bir şekilde,keşke buraya da  Türkiyenin dahi belediye başkanı YILMAZ BÜYÜKERŞEN gibi biri gelsede Karataş'ın çehresi biraz değişse diye hayal ediyorum.
Ama burda, onun bile işi zor.Gerisini siz düşünün gari....


Önce dalyana gidiyoruz.......
                         Burda arkadaşların yardımlarıyla uzun pozlamayı deneyeceğim....
          Bunu öğrenmenin, en iyi yolunun deneme-yanılma yöntemi olduğunu söyledi arkadaşlar...
                                                                 denedim-yanıldım.....
                                                   denedim-yanıldım....
                   Sualp ve Mehmetin canhıraş çabalarına rağmen tövbe birşey anlamadım.....
                                                                        Barınak......

                         Sosyetik yaşamdan,sokaklara düşen bir petshop mağduru daha......


                                                                 Atlas bebek.....
  
  Bütün gün, soğukdan,rüzgardan ,eğilip-kalkmaktan,koşup-atlamakdan helak olmuş bir durumda    
     kendimizi "gizli bahçe"ye atıyoruz.Bugünün ödülü.; rakı-balık.....
Yemekden hemen sonra  Adana'ya dönmemiz gerekirken,kimse birbirinden ayrılmak istemediğinden,sahilde kahvelerimizi içip sonra yola düştük.

Tadı damağımızda kalan bu güzel günün sonunda,darısı bir sonraki etkinliğe diyerek vedalaştık.

20 Aralık 2013 Cuma

KIRKINDAN SONRA

Her yıl tiyatrolar perdelerini açmadan hemen önce;"bu yıl,haftada bir günü tiyatro günü ilan edip bütün oyunları görecem"diye kendi kendime söz verirdim hep.Ama hernedense bu sözü bir türlü gerçekleştiremedim şimdiye kadar.

Uzun lafın kısası,tiyatro çok istememe rağmen  hayatımın rutini olamadı birtürlü.

Birkaç gün önce,AFAD 136. dönem olarak aramızda sözleştik ve dün "KIRKINDAN SONRA"adlı komedi bir oyuna gittik.Ben Ünoşumla katıldım,uzun süredir Ünoşun bu kadar içten kahkaha attığını duymamıştım.

AFAD'ın ruhu yolu açtı.Bundan sonra hedef haftada bir tiyatro......


Fuayeye çıktığımızda çektirdiğimiz hatıra fotoğrafları.....

soldan-sağa; Jale-Sıla-Sinem-Seçil-Muazzez-Mehmet-Saniye-Şehri ve Yeliz

20 Kasım 2013 Çarşamba

FOTOĞRAFCILIK SEVDASI

Benim fotoğrafa olan ilgimi ve aynı zamanda bilgisizliğimi,herhalde, Mısırdaki sağır sultan bile duymuştur.

Bu böyle gitmez diyerek, sonunda şeytanın bacağını kırdım ve AFAD(Adana Fotağraf Amatörler Derneği)'nin 2013-Ekim ayında açtığı kursa yazıldım.

Teorik dersler sırasında,"eyvah,ben bu işi kıvıramayacağım"paniği,kur sonunda düzenlenen gezilerle,
yavaş yavaş taşların yerine oturmasına ve biraz olsun sakinleşmeme yerini bıraktı.

Bu kursa katılmamın başlangıçta asıl nedeni, çektiğim hatıra fotoğraflarını daha iyi çekebilmek için
teknik öğrenmekti.Ama işin içine bir kez girdinizmi hiç de öyle olmuyor.AFAD insanın ufkunu açıp, vizyonunun genişlemesini sağlıyor.

Ticaretin çirkin,kıran kırana ve insanı canından bezdiren rekabetinden sonra,AFAD'ın centilmen ruhu bana çok iyi geldi.İlgilenen herkese tavsiye ederim.

Eveeet,sırada çektiğim fotoğrafları görücüye çıkarmak var,eleştirilerinizi yaparken,bu işe yeni başladığım gerçeğini göz önünde tutmanız dileğiyle...

İyi seyirler efendim....













 












19 Ekim 2013 Cumartesi

LEO'NUN AŞKI....!!!!!!

Laf aramızda Esin abla biraz kıskançtır....

Önce bir kendi mucuk gözlü oğlu Hektor'a bakıyor,sonra bir de benim ceylan gözlü oğluma bakıyor ve tabiki doğal olarak kıskançlığından çatır çatır çatlıyor,sonrada hızını alamayarak benim aslan oğluma saymadığını bırakmıyor.

Loo-kılıksız-sokak çocuğu-görgüsüz-öküz-konyakçı ,benim ceylan gözlü oğlum için seçtiği sıfatlardan sadece birkaç tanesi.

Bu kadar rencide edilmesine rağmen Leo, Esin ablayı bitmeyen bir aşkla sever...

Bence bu aşk, çok da karşılıksız sayılmaz.Siz ne dersiniz?



18 Ekim 2013 Cuma

DİYARBAKIR...!!!!

Kurban Bayramı tatili tam dokuz gün.Sizce ben bu fırsatı kaçırırmıyım?

Tabiki de kaçırmadım,tatilin iki gününü Diyarbakır gezisine ayırdım.

Neden Diyarbakır?Çünkü orada çakı gibi bir askerimiz var.

Hal böyle olunca,askerimizin cici karıcığı,anneciği ve de sevgili anneanneciği,benden önce
düldüle doluştular.

16.Ekim.2013 saat:4.30 da düştük Diyarbakır yollarına,tam 5 saat sonra Diyarbakırdaydık.....


Askerimizi teslim aldıktan sonra,sabah kahvaltısı için Dicle nehri kıyısında bir piknik alanı bulduk...
 
 

Güneş aşırı derecede ısıtmaya başlayınca,kampımızı ağaçların arasına taşıdık....

                                                Ünoşum yine mutlulukdan dört köşe
 kendi demlediğimiz çay...görüldüğü üzere;ince belli bardaklar bile unutulmamış.....
                                                                 
 
 Ertesi gün,otelde yapılan kahvaltıdan sonra,sohbet etmek için gittiğimiz Kahve Diyarı...

İnsanlar güler yüzlü,servis harika,ikramlar çok lezzetli,yolu düşen herkese uğramasını tavsiye ederim.

 Bu sefer acemiliğime geldi,bir dahaki sefere ben de bundan yiyeceğim....


                                                Ünoşun Türk kahvesi keyfi....
Teknolojiyi seviyorum...bundan sonra nereye gidelim diye düşünürken, internetten Diyarbakırın
görülecek yerlerini aramaya başladık.Meğerse bir gün önce piknik yaptığımız Diclenin üzerindeki 10 gözlü köprü çok popülermiş,Bu yörenin insanları, Dicle nehrinin Allaha giden yol olarak görüp,tam da Kurban bayramında yazdıkları dileklerini köprünün üstünden attıklarında,dileklerinin kabul olacağına inanılarmış....Hemen oracıkta peçetelere yazdığımız dileklerimizi 10 gözlü köprüden atmak için yola koyuluyoruz........
 
Önce hatıra fotoları çekmek gerek....






                       Sizce bu gelin-kaynana nereye gidiyorlar böyle koştura koştura....
 Cevap: tabiki de dileklerinin,yolda takılmadan, Allaha ulaşacak, en uygun yeri bulmaya çalışıyorlar..


                             Muharrem Ustada yenilen nefis bir öğle yemeğinden sonra....
 


                                           Adana'ya dönmek için yola koyuluyoruz.....